Header ads

Header ads
BU DESiFREYi OKUMAK iCiN .RESME TIKLAYIN KONU ARSiViNDEN DE BULABiLiRSiNiZ
» » » » » » » » » » » » SiBERNETiK,BİYOENERJİ,ALEM KAİNAT METAFİZİK

MALİK ELİ İLE MERKEZİN iletisim

ÖZEL BİLDİRİSİDİR


arkadasına gönder





E-posta

UYANIŞ

Meraklar, kendi kendinizi keşfetme çabasından başka bir şey değildir. Yalnız fazla merak da Sizi daima Özünüzden uzaklaştıran bir faktör olacaktır. Ve bu Planda yapmanız gereken Esas Görevinizin Bilincine varamadan göçeceksiniz.

Kendinizi başkalarından değil, kendinizden sorunuz. O zaman Özünüzün sesini duyacaksınız. Size ilk seslenecek olan Odur, başkaları değil. Ancak ondan sonra merakınız kalmaz ve Hakiki yolda Bilinçli bir şekilde yürürsünüz.

Merakın kalmaz ise, bil ki Tamsın. Kendini başkasından sorarsan, halen Hamsın. Olgunluk Bilinçtedir, yoksunluk Seziştedir. Sezgilerine kulak verirsen, İyi ve Kötünün Analizini yapabilme yeteneğini kazanırsın.

Bu Analizi ve Sentezi kendi Özüne tatbik edersen, Bilincinin Kapısını çalmış olursun. Ancak o zaman, Sana o Kapı açılır. Gayretsiz Zaman, harcanan Sabırdır. Sabrın olmadığı yerde Işık olmaz. Selâmetler kolay yoldan bulunmaz.

Geçmişi aramak, geleceği karartır. Tevekkül sadece Ruhunu Arıtır. Bilincine kavuşmak Âlemleri Arıtır. Önce içine, Özüne ak ; sonra İnsanları anlamaya kalk. Kendini çözemezsen, kimseyi anlayamaz, çözemezsin, Özleri göremezsin.

Kendi kendin ile Barış olmaz isen, çabanı boşuna harcamış olursun. O zaman Semaları yaramazsın, Nurlara varamazsın, RABBİN ile olamazsın. Çalışmalarda bütün bu yollar göz önünde tutulursa, Uyanışlar çok daha kolaylık kazanacaktır. Sevgimiz Evrenleredir.

MELEKÜL ÂLEMİNDEN MERKEZİN NAKLİ

On üçüncü Asırdan On dördüncü Asra geçişte, en büyük Sofiler, Mutasavvıflar,

Şairler ve Müzisyenler yetişmiştir.

Bunlar Dönüm Asırlarıdır. Şimdi de Yirminci Yüzyıldan Yirmi birinci Yüzyıla geçişte, büyük bir Sistem değişikliği olacaktır. Onun için Sizlere bütün Hakikati, RABBİN İlâhi Emri olarak aktarıyoruz. Sevgimiz tüm Evrenin üstünedir.

ALTIN ÇAĞIN KALEMİ

NOT :

Grup Dostları, 7 Rakamının özelliğini sormuştur. Merkezin Emri ile Bilgi nakil Merkezine bağlandık ve aşağıdaki Mesaj verildi :

Arş'ın Varoluşundan bugüne kadar yapılan hesaplardaki Özel sayılar, sadece muayyen Boyutların Doğal Düzenini yansıtmaktadır. Bu Özel sayılar, Santrifüj Evrenin Atomik bünyesinin değişmez Rakamlarıdır.

Atomik yapının değişmez Özü 7 Asal sayısına dayanır. Galaksi Sistemleri, On sekiz Evren Yasasına tâbidir. Onun Asal sayısı 9'dur. Kökü Üçün Küpüdür.

Her iki Sistem, iç içe dönerek birbirini tamamlayan kopmaz Bütünü teşkil eder.

Dönüş periyotları, 7 Nizam üstüne kurulmuştur.

Şimdi On sekiz Evren Yasası ile 7 Atomik Bağı toplayın : 18 + 7 = 25 . Bu sayıyı da toplayın : 2 + 5 = 7. İşte bu 7 Rakamı, Atomik Birleşimin Değişmez Kuramıdır. Ve her bir Atomik Bağ, 7 Prizmal Düzenin yansıtıcısıdır. Buna bir misal verelim :

1 - Yedi kat Yer Bilgisi = İrşat ve Tekâmüldür.

2 - Yedi kat Gök Bilgisi = İlim ve İrfandır.

3 - Yedi kat Evren Bilgisi = Düzen ve Nizamdır.

Bu Nizamda Bilgiler, Sistemin Düzenine göre, 7 Bölümden nakledilir. Ve bu

Bilgiler, İlânihaye ( Sonsuza kadar ) uzanır. Şimdilik Size lüzumlu olan bu Üç kanal Bilgisidir.

7 Rakamı, daha önce de dediğimiz gibi, Atomik Bağın değişmez Kuramıdır. Santrifüj Evren, Prizmal bir Düzenin yansıtıcısıdır. Bütün Atomik Birleşimler, 7 köküne

dayanır.

Şimdi 7 ile 7'yi çarpın. 49 çıkar. Her iki rakamı toplayın : 4 + 9 = 13 yapar. Bu 13 sayısı, Atomik bir Bütündür. Hiçbir şekilde bölünmez. Bu bir Evrensel Nizamdır.

Her Düzen bir Programa tâbidir. Evrenin Sırrı, Sizin Sırrınızdır. Sizin Hücreleriniz de aynı Nizama tâbidir. Çünkü Siz de Evrenden bir parçasınız.

Şimdilik bu Mesajı burada keselim. Daha sonra, Mesajı daha iyi anlayabilmeniz için biraz daha açacağız.


MERKEZ

DÜŞÜNCE ZİNCİRLERİNE CEVAPTIR

Dostlarımız,

Bir Mikro Enerji olarak girdiğiniz Dünyanıza Son Evrim Boyutunuzda yeniden Doğarsınız. Ancak burada 7 defa daha Enkarne olma sonucu Bilinç Işığınıza kavuşursunuz. İnsan olan Bütünün Son Tecelli Sınırı 7'dir.

İnsansal Formu ancak 7 Evrede tamamlarsınız. Ancak Bilince 6'da ulaşırsınız. 7 defa daha Enkarne sınırı olan Son Boyut çalışmalarından sonra İnsansal Bütünlük artık tam bir Bütünlüktür. Ancak daha iyi anlayabilmeniz için şöyle de diyebiliriz :

7 sınır ötesi kendini kazanan İnsan artık, 7 Bilinç ötesi Hakikat Ortamının İnsanıdır.

Her şeyin Evrimi 7'dir. Enerjinin Evrimi 7'dir. Hücrenin Evrimi 7'dir. Bilincin Evrimi 7'dir. Ancak şu an Planetinizdeki Şuursal Aşama Beşinci sınırdadır ki, bu Beşinci sınır Sizin Nirvana Sınırınızdır. Yani bu bulunduğunuz Ortamın Toplumsal Bilinç Işığına tekabül eden sınırdır.

Buna Beş Basamak denilmektedir. Uzakşark, bu Beş basamağı aşmış, 6'ya adım atmış, 7'de karar kılmış bir Toplumdur. Bu Toplumun Ruh kültürü zengin, Bilinç kültürü zayıftır.

Ancak Sizler, Planın hizmetinde bulunan Güneş Öğretmenleri olarak, Dünya Bilinç Boyutlarının çok ileri Evrimlerinden Planetinize transfer olmuş Bilinçlersiniz. Sizler Dünya Evrimlerinizi Binlerce yıl önce tamamlamış ve Görev Boyutunda hizmete atanmış Dostlarsınız. Bilgilerinize sunulur.

MERKEZ

DÜŞÜNCE ZİNCİRLERİNE CEVAPTIR



Sistemlerin ve Nizamların daha devreye girmediği Dönemlerde 18 Sistem Yasaları da devrede değildi. Oluşan Bütünlükler kendi Merkezkaç Kuvvetlerinin birbirlerinin Tesir Sahalarından yararlanarak Evrensel Düzeni sürdürüyorlardı.

ALTIN BOYUT dönemi dediğimiz ATLANTA Ortamından sonra devreye giren 18 Sistemler Yasası, tüm Kâinatlar Nizamını bir Sisteme oturtmuştur. Bu Sistemin temeli ATLANTALILAR'ın ATALARI tarafından hazırlanmış, Atlantalılar tarafından tatbik sahasına alınmıştır.

18 Sistemler Yasasından sonra Güneş Boyutları teessüs edilerek, Yaşam Boyutları devreye alınmış ve İNSAN denen Varlık bu Ortamdan sonra Evrime alınmıştır. Bilgilerinize sunulur.

MERKEZ

Not : Güneşiniz Dünyanızdan daha gençtir. Atlantalılar Âdem'den çok önce Var olmuş Varlıklardır. Onlar Sessizliklerin Durgunluğunun Sınır ötesi Varlıklarıdır.

Evrimsel Nizamda her Varlık ve Canlı, Bilinç Düzeyine paralel bir Aşılama Programına tâbidir. Bir Enerji, yapmış olduğu Evrimsel Aşamaya göre bir Kaba Madde Formunda Evrimini tamamlar.

Bir Mikro Organizmadan Dört ayaklı Beyinsel bir Formasyona gelininceye kadar bir Enerji 7 Evrelik değişik Formlarda Evrimini devreye alır. Ve bu Formların her birinde de, 7 Aşama Programı vardır.

Bir Form içinde Evrimini 7 Aşamada tamamlayamayanların genleri dondurularak, kendi Türlerinin Familyaları devreye girer. Ve değişik formlardaki Hayvan Kolonileri bu yollar ile oluşmuştur.

Karınca Bedeninde Evrim yapan bir Enerji, o Beden içinde 7 Evre geçirmek ile yükümlüdür. Ve bu Evrimini tamamladığı taktirde, Bilinç Aşamasına göre meselâ, bir Örümcek Bedeninde Evrim yapmaya hak kazanır.

Yine Örümcek Bedeninde de 7 Evreyi tamamlayamayan Enerjinin Geni dondurularak değişik Örümcek Türleri ve Familyaları devreye girer. Ve bu yollar ile daha iri Beyin taşıyan türlerin formlarına kadar ulaşılır.

Beyinsel bir Bütünlüğün son form kalıbı, Maymundur. Maymun kalıbı içinde 7 Evrelik Programını tamamlayan Enerji artık Varlık olma yolundadır. Bu son Evrede tüyler dökülür, kuyruk yok olur, yürüyüş durumuna paralel olarak belkemiği maniplasyona göre daha değişik bir form alır.

Ve son Evrim Halkasında İnsan Olma Yolunda Tanrısal Gen Aşısı almaya Hak kazanır. Bizler buna ( Ara Geçiş Enerji Evrimi ) demekteyiz. Doğadaki tüm Canlılarda Aşamalarına göre bu bir Geçiş Programıdır ( Bitkiler dahil ).

Ancak Evrimleşen her Hayvan, İnsana hizmet Yasasına alındıktan sonra, daha değişik bir Boyuta alınarak, Tesirler Mekanizmasının çok daha değişik Tesirleri ile Bütünleştirilir.

Ve bu yol ile o Canlının Koordinatı hangi İnsanın Koordinatı ile İrtibat kurabilecek ise, Evrimi için Otomatizmaya bağlı olarak o yöne yönlendirilir. Meselâ,

( Sizin bir Hayvana duyduğunuz Sevgi gibi veya sokakta peşinize takılan herhangi bir Hayvan gibi ).

Bu yol ile yakın plandan İnsan ile temas kuran Hayvanlar, Evrimlerine göre zaman süreçlerinde İnsan olabilme Müsaadesi alırlar.

Bu Müsaadeyi alan Son Evrim Genlerinin Tanrısal Enerji ile Aşılanması sonucu, Tanrısal Enerjileri çekebilme Gücüne erişerek, 7 Evrede İnsani Vasıflar kazanır.

Her Enerji Bilinç Aşamasına paralel bir Form kazanmaktadır. Ancak İlk 7 Evre, tamamen Otomatizmaya bağlı bir Organizasyonun Tesirindedir. Gen Aşısı alarak İnsan olmaya Hak kazanan bir Enerji, bütün Fonksiyonu ile Tesirlere bağlanır. Ve direkt Kozmik Ağın içine

alınır ( Hızlı Evrim için ).


Bizim sizinle paylaştığımız Var oluşta 7 yoğunluk derecesi ya da oktav vardır. Her yoğunluk derecesinde de 7 alt derece vardır. Her alt derecede yine 7 alt derece vardır. Bu sonsuza kadar böyle sürer.]
* [ İnsanın iç içe 7 Bedene sahip olduğu, Bu Bedenlerin 7 faset (şakra) tarafından aktive edildiği , yani içimizde 7 Enerji Merkezinin bulunduğu, Tüm Yaradılışın-Varoluşun, Bütünden hologramik bir yansıma olduğu, yani Bizlerin-Tüm mevcudatın Bütünden bir parça olduğu ] bilgisi bütün Ruhsal Kitaplarda ve Uzak Doğu bilgilerinde mevcuttur.

*Tüm mevcudat, Bütünün Hologramik yansıması olduğu için, Makro' daki düzen

Mikro' ya yansımakta, Mikro' daki düzen de Makro' yu açıklamaktadır. Dolayısıyla Mikro' yu öğrenmek Makro' yu çözmektir. Makro' yu anlamak da Mikro' yu öğrenmektir.

*Not. Mikro'nun Makro' ya, Makro' nun Mikro'ya benzerliği Görsel olarak da tespit edilmiştir. Yukarıdaki 1.nolu Atom resmi CERN tarafından çekilmiştir. Resimdeki kırmızı saha atom çekirdeği etrafında dönen elektronların meydana getirdiği ELEKTRON BULUTU' dur. 2.nolu resim NASA tarafından çekilmiştir.

Güneş' ten gelen plazma'nın (Atom ve Atom altı parçacıkların) Dünya'yı bir Bulut gibi sardığı görülmektedir. 3.nolu resimdeki Andromeda Galaksisi de NASA tarafından çekilmiştir. Galakside yer alan milyarlarca yıldızın Galaksi merkezini bir Bulut gibi sardığı görülmektedir.
*Maddenin özelliklerini taşıyan en küçük parçası Atom' dur. Atom 2 ana parçadan müteşekkildir. 1.ci parça ELEKTRON' dur. 2.ci parça ÇEKİRDEK' tir.

Elektronlar, Çekirdeğin etrafındaki yörüngelerde dönerek çekirdeği bir Kabuk gibi-bir Bulut gibi sararlar. Tespitlere göre bir çekirdeğin etrafındaki Elektronlar en fazla 7 kabuk teşkil edecek şekilde 7 yörüngede dönmektedirler.

Bu kabuklarda içten dışa doğru gittikçe artan sayıda Elektron yer almaktadır. Her yörüngede dönmekte olan Elektronların maksimum sayısı vardır. Bu sayı dolduğu takdirde o kabuğa başka Elektron girememektedir. Mesela,

1.ci kabuk maksimum 2 Elektron almaktadır.

2.ci kabuk maksimum 8 Elektron almaktadır.

3.cü kabuk ise maksimum 18 Elektron almaktadır.

4.cü kabuk 32 Elektron,

5.ci kabuk 50 Elektron,

6.ci kabuk 72 Elektron

7.ci kabuk ise maksimum 98 Elektron almaktadır.

*Yani Atom'lar da 7 Kabuğa - 7 Bedene sahip bulunmaktadır. Atomlar fiziksel-kimyasal-elektriksel-ışınsal herhangi bir etkiyle Elektronlarını kaybedebilirler. Elektronları azalan Atom pozitif cazibesiyle negatif elektronların peşine düşer ve onları tekrar yörüngesine çekerek Nötr hale gelmeye çalışır.

Bir Atom sahip olduğu bütün Elektronları kaybedebilir. Atom' a (Madde' ye) hiç bir şey olmaz, hiç bir özelliğini kaybetmez. Çünkü esas olan Çekirdektir. Öz' dür.

Öz = Çekirdeği teşkil eden Proton' la - Nötron' u bir arada tutan Enerjidir. Bu güce Nükleer Güç de denmektedir.
*Bilgi Kitabı Sh.13 de " Sizin Çekirdek Öz' ünüzün Enerjisi, Nötron ve Proton'u bir arada tutarak sonunda sizin Atomik Bütünleşmenizi temin eder." demektedir.
( Bilgi Kitabı Fas.2-Sh.13 için tıklayınız.)
Yani Atom' un da İnsanın da Öz Enerjisi aynıdır. Kısaca Bizi Yaratan' lar dahil Tüm Yaradılışın Öz Enerjisi aynıdır. Bu Öz Enerjinin üzerindeki Kabuklar-Bedenler değişkendir.
*7 Kabuğunu da istenen miktarda Elektronla dolduran bir Atom elektriksel olarak Nötr duruma geçmekte ve hiç bir kimyasal olaya karışmamakta, stabil durumda kalmaktadır.

Bu da tüm 7 bedenini aktive ederek Nötr Bilince, yani İyi ve Kötünün, Güzel ve Çirkinin olmadığını, Her şeyin Özde bir olduğunu idrak ederek Allaha gösterdiği Sevgi ve Saygıyı, Bütünün en küçük parçasına dahi gösterebilen Bilinci simgelemektedir. Nötr olmak demek "Hiç bir şeyden yana olmamak değil, Her şeyden yana olmak" demektir.

*Bir Atom' un sahip olabildiği 7 Kabuğun, her birinin Enerji ve Frekansı farklıdır. Enerjisi en az olan kabuk çekirdeğe yakın olandır. 1.ci kabuktan 7.ci kabuğa doğru enerji gittikçe yükselir. En yüksek enerji ve frekans dış kabuktadır.

Elektronlar, ısınma-kozmik-elektriksel-fiziksel vs. yolla herhangi bir şekilde enerji aldıkları takdirde aldığı enerjiye uygun üst yörüngeye sıçrarlar. Gelen enerji kesildiğinde de, enerji (Işık-foton) bırakarak eski kabuklarına-yörüngelerine dönerler.

Enerjisini kaybetmeyen Elektron eski kabuğuna dönemez. Enerjisini yükseltemeyen Elektron da üst kabuğa çıkamaz. Her kabuğa , kabuk enerjisine uygun enerji taşıyan Elektronlar girebilir.


Bu mikro örnek, 2 makro Bilgiyi açıklamaktadır.
*1- Enerjisi yüksek bir Varlık enerjisini azaltmadan alt Boyutlarda ( Dünya' da) bedenlenemez. Nitekim Bilgi Kitabı Sh. 384 de "oradaki bir Enerji o Atomik Yapısı ile Planetinizde Bedenlenmiş olsa, Planetiniz anında buhar olurdu." denmektedir.
( Bilgi Kitabı Fas.29-Sh.384 için tıklayınız.)
*2- Üst kabuklara-Üst bedenlere geçebilmek için Enerji kazanmak-Bedensel titreşimi yükseltmek lazımdır. Nitekim Bilgi Kitabı Sh.450 de Dünyadaki İnsanlara " Şu an RUHSAL Enerjinizin ancak % 20 sini kullanıyorsunuz. Hayat Boyutuna geçince % 80 nini de alarak, tam bir bütün olacaksınız " denmektedir.

( Bilgi Kitabı Fas.34-Sh.450 için tıklayınız.)

Yani Dünyanın titreşimi % 20 lik bir Ruhsal Enerji kullanımına müsaittir. Eğer bundan daha fazla enerji çekebilir-taşıyabilir hale gelirseniz, üst boyutlara-üst kabuklara geçebilirsiniz denmektedir.

*SONUÇ : Atom 7 ayrı, titreşimde olan 7 Kabuğa-Bedene sahiptir. İnsan da aynen Atom gibi iç içe geçmiş 7 ayrı frekansta olan 7 Bedene sahiptir. Atomlardan yapılmış olan Dünyamız da iç içe geçmiş 7 ayrı titreşimde olan 7 Dünya halindedir. Bütün Gezegenler ve Yıldızlar gibi ; Güneşimizde iç içe geçmiş 7 Güneş halindedir.

Nitekim Bilgi Kitabı, TESİRLER MEKANİZMASI' nın Güneşin Sol Boyutunda bulunduğundan bahsetmektedir. Güneş devamlı dönmekte olduğundan solu-sağı belirlenemez. Buradaki Sol kelimesi frekans seviyesini ifade etmektedir. Do-re-mi-fa-sol-la-si şeklindeki 7 ses frekansından Sol frekansta olduğu ve Tesirler Mekanizmasının da Sol frekansa tekabül eden ortamda bulunduğuna işaret edilmektedir.

*Akaşa Yayınlarından olan "P'TAAH(2)" adlı kitabın 153.cü sahifesinde de Pleiades Yıldızından gelen uzaylı varlık [ Yüksek frekanslı Tanrısal Varlıkların Güneş' de bulunduğunu, Güneş'le aynı rezonansta olduklarını ve Güneş'i mekan tuttuklarını ] açıklamaktadır. Kısaca ; Tüm Fiziksel Evrenler iç içe geçmiş 7 Evren halindedir.

Bilgi Kitabı da Sh.206 da " Bütün Mevcudat ile birlikte tüm Kâinat, iç içe bir girift yumaktır. Bu yumağın üstünde birçok düğümler vardır." demektedir.

( Bilgi Kitabı Fas.17-Sh.206 için tıklayınız.)

Sh.617 de de " Bu şekilde her şey bir Bütün olarak iç içe bulunmaktadır. Bu Bütünün içinde bulunan Bilinç ve Evrim Merdivenleri herkesin Bilinç Düzeyine bağlı olarak birer birer aşılmaktadır." denilmektedir.

( Bilgi Kitabı Fas.44-Sh.617 için tıklayınız.)

YANİ HER VARLIK KENDİ ENERJİSİNE-FREKANSINA-YOĞUNLUĞUNA UYGUN OLAN FİZİKSEL KATTA-KABUKTA BULUNMAKTA VE YAŞAMAKTADIR. ANCAK ENERJİSİNİ, BİLGİ VE BİLİNCİNİ YÜKSELTEBİLENLER ( aynen elektronlar gibi) ÜST KATMANLARA GEÇEBİLMEKTEDİR.

*ALT BOYUTLAR KENDİ FREKANSLARINA UYGUN FİZİKSEL KATLAR DIŞINDAKİ KATLARI GÖREMEZLER. ÜST BOYUTLAR İSE ALT BOYUTLARA ENERJİ-FREKANS FARKIYLA KAPATILMIŞ-PERDELENMİŞTİR. ÜST BOYUTLAR HER ZAMAN ALT BOYUTLARI MÜŞAHEDE ETMEKTE, HER VESİLEYLE ONLARIN ENERJİLERİNİ YÜKSELTMESİNE YARDIMCI OLMAKTADIR.

" İleri uygarlıklar kendilerini çok güzel sislemektedir."

" Güneş Sisteminizdeki bazı Gezegenler ölü bir Gezegendir. Ancak oralarda Sizlerin bilmediğiniz Ortam şartlarına göre Yaşamlar vardır." denmektedir.

( Bilgi Kitabı Fas.33-Sh.440 için tıklayınız.)

*Üst Boyut Varlıkları isterlerse Alt Boyut Varlıklarına kendilerini gösterebilirler. Ancak genel olarak Alt Boyut varlıkları, Üst Boyutların mevcudiyetine ve bilgilerine -frekansları nispetinde- Sezgisel yolla ulaşabilirler. "RA BİLGİLERİ" Sh. 178 de aynen şöyle denmektedir. [ Dördüncüden - Yedinciye kadar olan yoğunluk dereceleri, kendi özgür tercihleri ile görünmez olmayı seçmezlerse, yoğunluk derecelerinizin tüm oktavını açıkça görebilirsiniz.]
*Yani Biz Dünya İnsanları 3.cü Boyutta bulunduğumuz için 1 den 3' kadar olan Boyutları müşahede edebilmekteyiz. Ancak 4.cü Boyuttan 7.ci Boyuta kadar olan Boyutların Fiziksel ortamlarını ve Varlıklarını görememekteyiz.

Ama aynı anda, aynı yerde, aynı Uzay' ı birlikte işgal etmekteyiz. "SADIKLAR PLANI-Ruhsal Tebliğler" adlı Kitabın 645.ci sahifesinde şöyle denmektedir. [ Dünyanız, zannetmeyiniz ki, şu haliyle sadece bir fizik kainattır. Seyyal Kainat Dünya ile, Kaba Fizik Dünya bir arada bulunmaktadır.] (Sadıklar Planı Sh.645 - Okumak için tıklayınız.)
Akaşa Yayınlarından olan YÜKSELİŞ (1) adlı kitabın 93.cü sahifesinde de [ Gerçekte tek bir An vardır ve o An içinde bir çok Evren aynı Uzayı - aynı Yeri, farklı Boyutlarda işgal etmektedir.] denmektedir.
*İçinde bulunduğumuz HEPLİK Boyutu, ulaşmaya çalıştığımız HAYAT ve HİÇLİK Boyutlarının, Hepsi, Enerjileri-titreşimleri-seyyaliyetleri gittikçe yükselen Fiziksel ortamlardır.

Bütün Fiziksel ortamlar Atom'lardan meydana gelmiştir. Dolayısıyla Bütün Fiziksel ortamlardaki Renkler-Sesler-Enerjiler-Frekanslar-Boyutlar-Yoğunluklar ( Heplik Boyutundan =>=> Hiçlik Boyutuna doğru ) 7 ve 7 nin katları olarak giderek yükselmektedir.
*Not.1- Düşünceleri biraz daha genişletmek için ilave ediyorum. İçe içe bulunduğumuz 7 Boyutun da maddesi vardır. (Dağları, taşları, suları, bitkileri vs. vardır.) Yüksek Boyutların madde atomları Bizim 3.cü Boyutumuzun Atomlarına göre çok daha yüksek frekansta - seyyaliyette titreşmekte, dönmekte ve daha fazla enerji taşımaktadır.

Madde'nin titreşimi - enerjisi - yoğunluğu arttıkça, Maddenin Şuuru açılmaktadır. Özellikle 4.cü boyuttan sonra madde Düşünceye cevap vermekte ve düşünceye uygun şekil alabilmektedir.

7.ci Boyuttan itibaren ise madde tam olarak Şuur kazanmakta ve düşünceyle istenilen şekli anında almaktadır. 7.ci Boyuttan sonra Hakiki İnsanlar Düşünceleriyle maddeye yön ve şekil vererek istedikleri Dünya'ları yaratmakta ve yeni ortamlar- yeni organizasyonlar kurabilmektedirler.
*Not.2- Bulutsuz-parlak-güneşli bir gökyüzüne bakın. Hava'da Su var mıdır? Gayet tabi Hava' da (Buhar halinde) Su her zaman vardır. Ama biz göremeyiz.

Denize veya Göle bakın. Su' da Hava var mıdır? Gayet tabi Su' da da Oksijen vardır. Bütün Balıklar Su' da ki Oksijenle yaşarlar. Ama Biz Su' da ki Hava'yı göremeyiz.

İşte iç içe girmiş olan 7 Boyut ta, Hiç bir zaman iç içe dizilmiş daireler şeklinde sınırları olan Halka'lar değildir. Hava' daki Su gibi veya Su' da ki Hava gibi birbirinin içine girmiş sınırları belli olmayan ancak aynı anda-aynı yerde birlikte olan Alemlerdir.

*Not.3- Ruh ve Madde yayınlarından olan "SADIKLAR PLANI" adlı kitabın 692.ci sahifesinde Spatyom ve Dünya için [ Bunlar birbirinin içine girmiş, sınırı belli olmayan iki ayrı alemdir. Onun da maddesi vardır, fakat fizik maddeden farklıdır. Onun da atomu vardır, fakat fizik atomdan farklıdır.] denmektedir.

(Sadıklar Planı Sh.692 - Okumak için tıklayınız.)

*Not.4- Akaşa Yayınlarından olan KRYON "Yeni bir İlahi Takdir" adlı kitabın 262 ve 263.cü sayfalarında [ Kendinizi atomun ortasındaki proton olarak düşünürseniz, elektronlar sizden bir mil uzakta olacaktır. Proton ve elektron arasındaki bu büyük boşluk, sizin göremediğiniz madde ile, yani Fizik ile doludur denmekte ve yeni enerjide, perdenin hafifçe kalkmasıyla birlikte, atomun merkezinden dış çembere doğru yapılacak yolculukta, Diğer boyutları görmeye başlayacaksınız.] denilmektedir. Yani, Biz henüz göremesek de Bütün Alemlerin iç içe yer aldığı teyit edilmektedir.






SİBERNETİK GENEL SİSTEM KURAMI

Bir sistem ortaklaşa bir amacı gerçekleştirmek üzere bir bütün olarak davranan ilişkili parçalardan oluşan bir bütündür. Bir sistem dış çevreden girdi alır ve bunları bir şekilde dönüştürerek bunları tekrar çevreye verir.

Bütün sistemleri kapsayan ve açıklayan GENEL SİSTEM KURAMI (General Systems Theory), biyomedikal kökenli ve çeşitli bilim dallarında uzmanlık çalışmaları yapmış Ludwig von Bertalanffy tarfından 1968 yılında bir kitap ile ortaya konmuş ve bu yaklaşım işletmecilik çervrelerinde belirli bir ilgiyle karşılanmakla birlikte beklenilen açıklama ve yorumlama gücünü ortaya koyamamıştır. Bir kaç üstün yetenekli matematik, fizik ve enformatik bilimadamının katkıları bu yaklaşıma evrensel bir açıklama gücü getirememiştir. Genel Sistem Teorisi, sistemlerin gerçek bir ontolojik tanımlanması yerine, matematize edilerek aşırı basitleştirilmesi anlayışına dayanmaktadır.

Genel Sistem Kuramında bir sistemi belirleyen beş temel eleman söz konusudur.

Girdiler( inputs), Yapı/Dönüşüm (structure), Çıktılar (outputs), Geri Besleme (feed-back)ve Çevre (systems environment).

İşletmecilik açısından girdiler maddi, beşeri, finansal veya enformatik kaynaklardır. Çıktılar ise yine maddi, beşeri, finansal ve enformatik performanslardır.

Dönüşüm süreci yönetimin işletmecilik prosedürlerini uygulayarak bu girdileri mal ve hizmet şekline dönüştürmesidir. Çıktılar organizasyon tarafından mal ve hizmetlerdir. Geri besleme çıktılardan sağlanan enformasyon yardımı ile girdilerin yeniden düzenlenmesidir. Çevre ise işletmenin içinde yer aldığı sosyal, ekonomik, politik olgulardır.

Genel Sistem Kuramı bu kavramların dinamik bir süreç içinde, etkileşimli bir bütün olarak ele alınmasını öne sürmektedir. Buna karşılık yaklaşımın açıklayıcı gücü kuramdan değil yorumcunun kavramlaştırma, bütünleştirme ve yorumlama yeteneklerinden kaynaklanmaktadır.

SOSYOTEKNİK SİSTEM

Sosyoteknik sistemler yapısında insan, kültür ve teknoloji olan sistemlerdir. İnsansanlar birbirleriyle haberleşir, aile, klan, kabile, ordu, işletme gibi yoplulukları oluşturur, toplumu, ekonomiyi , kültürü üretir veya tüketir ve bir sosyoteknik sistem oluştururlar. Bu sosyotekn,k sistemler amaçları ve yapısına göre basit veya karmaşık olabilirler. Şimdi her sosyoteknik sistemi belirleyen bazı postulaları belirleyebiliriz.

Temel Sistem Postulaları

1. Her sosyal birim bir sistemdir (object) .
2. Her sosyal birim daha geniş bir sosyal sistem (mega object) in bir parçasıdır.
3. Bütün sosyal sistemler sınırsız olarak karmaşıktır.

Bu postulalar sosyoteknik sistemleri karmaşık yapılar olarak kabul etmekte ve bu karmaşıklığın analizi ve kontrol altına alınması daha güçlü entellektüel araçlar gerektirmektedir.

KAPALI VE AÇIK SİSTEMLER, HOMEOSTATSİS VE ENTROPİ MAKSİMİZASYONU

Sistemler çevreleri ile etkileşimlerine göre kapalı ve açık sistemler olarak oluşurlar. Çevresi de bir sistem olan ve bu sistemle made, enerji ve enformasyon alışverişinde olan bir sistem AÇIK sistemdir. madde, enerji ve enformasyon alışverişi yapabileceği bir çevresi olmayan sistemler ise KAPALI sistemlerdir. Bu tanıma göre açıklık ve kapalılığın göreceli bir durum olacağı açıktır. Her sistem zorunlu olarak bir miktar açık olacaktır. Açık sistemler çevreleri ile etkileşimlerine göre dinamik bir reaksiyon verirler ve uyumsal (adaptive) bir davranış sürecine girerler. Bu uyumsal süreç giderek statikleşme eğilimi gösterir ve sistemler kendi içlerinde ve aralarında bir denge konumuna gelirler. Bu konuma HOMEOSTASİS adı verilir ve sistemler bu konumu korumaya kararlı gibi davranırlar. Bu kararlılığın nedeni ENTROPİNİN MAKSİMİZASYONU ilkesidir ve fizik olarak sistemler arasındaki serbest enerjinin normal dağılıma sahip olması (Merkez Limit Teoremi) eğilimidir. evrensel bir doğa kanunu olarak sistemlerarsı madde, enerji ve enformasyon değişimleri giderek normal dağılıma uyma özelliği göstermekte ve bu eğilim sistemlerarsı ilişkilerde bir dengeye ulaşılmasını sağlamaktadır.

NESNE TABANLI (OBJECT ORIENTED) SİSTEM KURAMI

Sistem teorisinin bazı kavramları yönetim düşüncesi üzerinde önemli katkılar yaptı. Bu kavramlardan önde geleni açık-kapalı sistemler, entropi, sinerji ve alt sistem etkileşimleri. Sistem teorisinin temel kavramlarını ve bunların yönetim düşüncesine uygulanmasını tekrar ele alarak bunları özellikle Nesne Tabanlı (Object Oriented ) yaklaşım çerçevesinde yeniden değerlendireceğiz.

Herhangi bir sosyo-teknik sistemin incelenmesinde aşağıdaki temel kavramlar özel bir önem ve öncelik taşımaktadır. Sistemlerin sınırsız karmaşıklığı gözönüne alındığında, sistem yaklaşımına dayana bir inceleme bunların yapısını, mimarisini, oluşumunu ve etkileşimini özellikle dikkate almalıdır.

Genel sistem kuramı sistemlerin karmaşık ve hiyerarşik yapısını vurgulamakta fakat bunu teorinin bir uygulaması olarak kullanmaktadır. Burada ise karmaşık ve hiyerarşik yapıyı sistemin ontolojik varoluşunu belirlemek için kullanacağız. Karmaşık ve hiyeraşik sistem yağısının temel inşaat malzemesini OBJECT kavramı oluşturmaktadır. Özel bir sistem kategorisini vurguladığı için şimdilik bunu türkçeleştirmeyeceğiz.

Bir sistemi oluşturan objectler genelde sisteme yönelik olarak gerçekleştirdikleri bir FONKSİYON a sahiptir. Sistemin hangi OBJECT lere sahip olacağını, bunların nasıl ENTEGRE edileceğini ve nasıl KONTROL edileceğini sistemin YAPISI, MİMARİSİ ve AMAÇLARI belirler. Şimdi objectlerden oluşan hiyeraşiyi aşağıdaki gibi tanımlayabiliriz.

1 - ELEMAN( ITEM) : Bunlar kendilerine özgü otonom fonksiyonları olan fakat henüz sistemin bir parçası sayılamayan birimlerdir.

2 - OBJECT : Bunlar eleman veya eleman bileşimleri olabilir. Tek veya birarada sisteme özel fonksiyonları gerçekleştirirler. Objectler sistemlerin en önemli inşa birimleridir. Sistemlerin esas olarak object bileşimlerinden veya hiyerarşilerinden oluştuğunu söyleyebiliriz. Buna göre sistemin kendisi de bir MEGA OBJECT dir.

3 - MODUL : Objectler birleşerek MODUL leri oluştururlar. Diğer bir deyişle moduller yapısında objectler bulunan fakat kendine özgü fonksiyonları olan objectlerdir.

4 - BLOK : Modüller birleşerek BLOK ları oluşturular. Blokları da modüllerden oluşan fakat modüllerin üzerinde foksiyonları olan bir object olarak düşünebiliriz.

5 - ALT SİSTEM : Bloklar birleşerek bir ALT SİSTEM oluşturur. Alt sistem de Bloklardan oluşan fakat daha üst fonksiyonlara sahip bir object dir.

6 - SİSTEM : Alt sistemler birleşerek bir SİSTEM oluşturular. Sistemin bunların üzerinde fonksiyonları bulunur.

Bütün sistemlerde bu objectlerin hiyerarşik olarak bulunması gerekmiyebilir. Sadece basit objectlerden oluşan sistemler olabileceği gibi son derece karmaşık ve hiyerarşik bir yapıya sahip sistemler de olabilir. Hekimler bu kavramları HÜCRE, DOKU, ORGAN, SİSTEM ve CANLI kavramları ile analojik olduğunu vurgulamaktadır. Bir canlı iyi entegre edilmiş, karmaşık ve hiyerarşik bir sistemin ilginç bir örneğidir. Canlılardan kaynaklana bir analoji ile her sistemin entegrasyonu sağlamak için mutlaka bir KONTROL OBJECT ine sahip olması gerektiğini söyleyebiliriz.

TEMEL OBJECT PARAMETRELERİ

Bir objecti karakterixe eden üç temel özellik bulunmkatadır. Bu özelliklere objecti canlı yapan özellikler gözü ile bakabiliriz.

1 - Object Özellikleri (Properties) : Object in teknik ve sayısal özellikleridir.

2 - Object Olayları (Events) : Object in reaksiyon vermesi gereken uyarılardır.

3 - Object Yöntemleri (Methods) : Objectlerin çeşitli olaylar karşısında nasıl reaksiyon vereceğini belirleyen programlardır.

ÖRNEK olarak bir hastanenin karantina (Hasta kabul/taburcu) sistemini verebiliriz. Burada özellikler, bu kısmın kaç kişiden oluştuğu, bilgisayarları olup olmadığı ve işlem süreleri olabilir. Olaylar hasta gelişleri, hasta yatışları, hasta çıkışları v.s. , yöntemler ise bu olaylar gerçekleştiğinde ilgililerin neleri yapacağı ve nasıl dökümente edileceğidir.

Burada açıklamaya çalıştığımız kavramlara göre bir sistemi algılamak ve kavramak onun, fonksiyonlarının, yapısının, mimarisinin, dinamiklerinin, entegrasyonunun, performansının ve kontrolunun özelliklerini bilmeyi, gerektirmektedir. Şimdi bunları bir tablo halinde özetleyebiliriz.

BİR KURULUŞUN OBJECT TABANLI YÖNETİM SİSTEMİ MODELİ
SİSTEMİN AMAÇ(LAR)I Kardinal (Ölçeklenebilir - Tangible ) Amaçlar Karlılık
Pazar Payı Artışı
Katma Değer Artışı
Aktiflerde Artış
Ordinal (Ölçeklenemez - Intangible) Amaçlar Müşteri Memnuniyetinde Artış
Çalışanların Mutluluğunda Artış
Kuruluş İmajında gelişme
SİSTEMİN YAPISI Elemanlar Pasif Birimler (ITEMS)
Aktif Birimler (OBJECTS)
Modüller (MODULES)
Bloklar (BLOCKS)
Alt Sistemler (SUBSYSTEMS)
Mimari İşlevsel (FUNCTIONAL)
Hukuksal (LEGAL)
Örgütsel (ORGANISATIONAL)
Yönetsel (MANAGERIAL)
Fiziksel (MATERIAL)
Kültürel (CULTURAL)
Enformatik (INFORMATIONAL)
SİSTEMİN GİRDİLERİ Sosyal Girişim
Emek
Finansal Kapital
Operasyonel Yönetim
Teknoloji
Lojistik
SİSTEMİN DİNAMİKLERİ Farklılaşma (DIVERSFICATION) Hiyeraşik
Yatay
Matris
Network
Geri Besleme (FEED BACK) Pozitif (Hızlandırma)
Negatif (Dengeleme)
Bütünleşme (INTEGRATION) Yatay (Bölümsel-Ürünsel)
Düşey (Merkezcil-Merkezkaç)
SİSTEMİN KONTROLÜ Formel Bürokratik
Teknokratik
Enformatik (INTERNETWORK)
Sibernetik (SERVO CONTROL)
İnformel Profesyonel - Kültürel
SİSTEMİN PERFORMANSI
INTANGIBLE - Etkinlik (EFFECTIVENESS)
Performans Kriterleri Güvenilir (RELIABLE)
Bulunabilir (AVAILABLE)
Onarılabilir (SERVICABLE)
Bakılabilir (MAINTAINABLE)
Esnek (FLEXIBLE)
Uyarlanabilir (ADAPTIVE)
Kullanılabilir (ERGONOMIC)
Güvenli (SECURITY)
Beğentili- Estetik (QUALITY)
TANGIBLE - Verimlilik (EFFICIENCY) Performans Kriterleri Zamana Göre (TEMPORAL )
Malzemeye Göre (MATERIAL)
Paraya Göre (FINANCIAL)
Uygulamaya Göre (OPERATIONAL)
Yönetime Göre (MANAGERIAL)

SİSTEM PERFORMANSININ ÖLÇÜMÜ

Yeni bir sistem organize edilirken, alternatif sistemin etkinliğini belirleyecek ölçümler gerekmektedir. Bu ölçümler sistem etkinliğinin belirlenmiş standartlarıdır. Gerçekte bir sistemin performansının ölçümlenmesi organizasyon kademesinde olduğu gibi uygulama sürecinde de devam etmektedir.

Ölçümün kriterleri ve uygun ölçeklerin geliştirilmesi sistemin girdi, çıktı kaynak ve işlem gereksinmelerinin formüle edilmesinde anında gerçekleştirilebilir.

Bazı ölçümler doğrudan ve sayısaldır ve nümerik ölçekler ile gösterilebilir.

Bazı ölçümler ise dolaylı olabilir ve faktör kombinasyonlarından elde edilebilir.

Bazı ölçümler ise kalitatif veya subjektif karakterlidir.

SİSTEMLERDE OMURGA (BACKBONE) KAVRAMININ ÖNEMİ

Object Tabanlı sistem yapısında, sistemleri esas olarak kendilerine özel ilşkisel ve davranışsal yetenkleri olan Nesnelerden (Objects) oluştuğu gözlenmektedir. Kendilerinde bir fonksiyon beklenen ve bunu gerçekleştirebilmek için aktif etkileşime giren sistem bileşenleridir.

Bu anlamda nesneler sistem tarafından tanımlandırılmakta ve sistem tarfından görevlendirilmektedir. Sistem tarafından tanımlanmayan, kendisinden doğrudan bir fonksiyon beklenmeyen ve sisteme ancak nesneler oluşturarak katılabilen sistem parçalarına eleman (item) adı vereceğiz. Burada kendilerinin de fonksiyonel katkıları olarak nesneleşen elemanlardan söz edilebilir. Örnek olarak , muhasebeci, kayıt defterleri ve bilgisayar bir muhasebe nesnesi oluşturur. Buna karşı muhasebeci imza yetkileri ve profesyonel bilgisi ile bir nesne fonksiyonu yüklenebilir. Bilgisayarlar ise muhasebe dışında da fonksiyonlar yüklenebilirler. Defterlerin ise kendi başlarına hiç bir nesne özelliği bulunmamaktadır.

Sadece nesnelerden oluşan sistemler bulunabilir (Güneş Sistemi gibi) fakat hiç bir sistem sadece elemenlardan oluşamaz. Bileşenlerinin nesne özelliklerini kaybettiği sistemler ölü sistemlerdir. Buna karşılık nesneler birleşerek Modülleri, bunlar birleşerek Blokları ve bunlar birleşerek Altsistemleri oluşturabilir. Nesneler fonksiyonel bileşenler olduklarından bunların oluşturduğu her bileşen de fonksiyonel olacaktır. Buna göre bileşenleri fonksiyonel olan bir sistem genelde fonksiyonel olacaktır. Buna karşılık sistem performansının beklenildiği gibi gerçekleşebilmesi için bu fonksiyonların sistemin amaçları ile tutarlı bir şekilde gerçekleşmesi gerekecektir. Bu ise sistemlerde entegrasyon, kontrol ve omurga kavramlarını öne çıkarmaktadır.

Doktorlar ile yaptığımız bir seminerde , nesne tabanlı bu sistem kavramlarının hücre, doku, organ, sistem, canlı kavramları ile uyum halinde olduğu önerisini ortaya koydular. Bu ilginç yaklaşım sistemlerde Omurga ve Entegrasyon kavramlarının ne kadar öncelik taşıdığını ortaya koymaktadır.

SİSTEM OMURGASI

Sistemlerde nesnelerin bu sistemin fonksiyonlarını gerçekleştirebilmek için şekillendiğini belirtmiştik. Genel olarak sistemlerde bazı nesneler veya modüller veya bloklar sistemin bir sistem olarak bütünlüğünün sağlanması ve bunun dinamik bir süreçte gerçekleşebilmesi için stratejik bir rol oynarlar. Örneğin bir işletmenin kuruluş sözleşmesi genelde fazla dikkat edilmeyen bir sistem elemenıdır. Gerçekte ise işletmenin nasıl yönetileceğini, nasıl gelişeceğini ve nasıl vergileceğini belirleyen stratejik bir elemendır. Benzer olarak bir işletmenin muhasebe yapısı sadece kamuya karşı sorumluluğu düzenleyen bir yan birim gibi görülebilir. Buna karşı bu nesne veya modülün düzgün çalışmaması sistemde hiç beklenmeyen deformasyonlara neden olabilmektedir.

Canlılarda, canlının gücünü, direnişini ve hareketlerini destekleyen bir omurga sisteminin bulunduğuu bilmekteyiz. Bu bazılarında bir iç destek sistemi, bazılarında ise dış kabuklarıdır. Omurgaları canlıların, temel hareket ve korunma sistemini oluşturur. Omurgası zarar görmüş bir canlının yaşayamıyacağı açıktır. Benzer olarak sistemlerinde yapılarını entegre eden ve çevre içinde hareketlerini sağlıyan bir omurga yapılanmasının bulunduğunu düşünebiliriz.

Omurga, bir sistemde stratejik fonksiyonları gerçekleştiren ve sistemin fonksiyonlarının ve bütünlüğünün sürmesini sağlayan nesnelerdir. Yatakları olmayan bir otel, ameliyathanesi olmayan bir hastane, tasarım atölyesi olmayan bir reklam şirketi düşünülemez. Benzer olarak bu gün bankacılık ve ulaştırma işlemleri de bilgisayar sistemleri olmadan düşünülememektedir. Bir sistemin omurgasının tasarımının sistemin performansını doğrudan etkileyeceği açıktır. Bu nedenle nesne tabanlı sistem kuramnında, sistemlerin omurgasını oluşturan nesnelerin dikkatle ve öcelikle belirlenmesi özel bir önem taşımaktadır.

SİSTEMLERİN ENTEGRASYON VE KOORDİNASYONU : SİBERNETİK KONTROL

Sibernetik kontol, sibernetik epistemolojinin temel ve özel kavramlarından biridir ve buradaki anlamı işletmecilerin anladığı kontrolun çok dışındadır. Sibernetik kontrolun ne anlama geldiğini en güzel örneğini, bisikletini süren bir insan oluşturmaktadır.

Bisiklet üzerinde bir insanın dengede durması genelde fizik ve mekanik kurallarına aykırıdır. Buna karşılık insanların biskletlerini keyif ve beceri ile sürdüklerini görmekteyiz. Bunun nedeni bazı bilimsel kuralların statik ve dinamik durumlarda değişebilmesidir. Duran bir bisikletin üzerinde durulamaz fakat bisiklet hareket haline geçtiğinde bu hareket yeni kurallar yaratmakta ve bir insan makine etkileşimi ortaya çıkmaktadır. Bu etkileşimin yarattığı geri besleme mekanizmaları, insanların sempatik sinir sistemine, sistemin ağırlık merkezini kontrol altında tutabilmesi için gerekli olan refleksleri öğretmektedir. Bu öğrenmenin entellektüel bir öğrenme olmadığı açıktır. Bir kere kazanıldıktan sonra kaybedilememektedir. Aynı kuralların buz pateni yapanlar için de geçerli olduğu söylenebilir. Burada da hareket ve hız bir kontrol potansiyeli sağlamaktadır.
Bu analojiyi işletmelere taşırsak, işletmeler de uzay ve zaman içinde bir hareket yaşamakta ve bu hareketten doğan momentler oluşmaktadır. Bir işletme yöneticisi bu momentleri algılayarak ve gerekli refleksleri uygulamaya geçirerek işletmeyi olması gereken yörüngede tutabilir. Bu algılama ve uyarlama süreci işletmenin profesyonel enformasyon sistemleri aracılığı ile gerçekleşmemektedir. Bir tür profesyonel momentleri algılama duygusudur ve bu duygu aracılığı ile sağlanan kontrol işletmenin Sibernetik Kontrolu dür. Bunu profesyonel deyimlere tercüme edersek süreç bir Stratejik Vizyon ve Stratejik Yönetim sürecidir

About irFaN DeRiN GüNDeM

Hi there! I am Hung Duy and I am a true enthusiast in the areas of SEO and web design. In my personal life I spend time on photography, mountain climbing, snorkeling and dirt bike riding.
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

Hiç yorum yok:

KÜRT ACILIMININ TÜM DESiFRESi

iYi iZLE AKP TÜRKiYEYi BÖYLE SATIYOR _______________________________________________________________________ OLASI BiR iSTANBUL DEPREMi OLURSA AMERIKA TÜRKIYEYI ISGAL EDER