SiNiR BOZAN ACIKLAMALAR DUR DEMEYEN iKTiDAR

ERDAL SARIZEYBEK PKK'YI KOMPLE ANLATIYOR

SANSÜRSÜZ





Şehit ailesi mezarlıkta fenalaşan yakınlarını hastaneye götürürken polislerden dayak yedi.

Diyarbakır’da, PKK’lı teröristlerin servis minibüsüne düzenlediği hain pusuda, 4 aylık hamile eşi Seda’yı kurşunlardan korumak isterken, şehit düşen polis memuru Ramazan Tavşancı’nın ailesi bir haftada ikinci büyük acıyı yaşadı. Tavşancı’nın şehitlikte fenalaşan kardeşi Sami’yi hastaneye yetiştirmek isteyen yakınları polis memurlarının saldırısına uğradı. Üzücü olay şöyle gelişti:

13 yıllık polis memuru Ramazan Tavşancı (34) ile 4 aylık hamile eşi ve meslektaşı Seda, servis otobüsüyle evlerine dönerken PKK’lı teröristlerin otomatik tüfeklerle açtıkları çapraz ateşin ortasında kaldı. Silah seslerinin yankılanmasıyla eşini koltuktan aşağı iterek koruyan ve elinde silahıyla şehit olan Tavşancı, önceki gün Edirnekapı Şehitliği’nde resmi devlet töreniyle toprağa verildi.

ACISIYA DAYANAMADI

Eşi kucağında can veren acılı eş Seda, 6 yaşındaki oğlu Çağrı, Tavşancı’nın ağabeyleri Niyazi ve Sami, dün Edirnekapı Şehitliği’ne gelerek, önceki gün toprağa verdikleri şehitleri için dua etti. Acının büyüklüğüne dayanmayan ağabey Sami Tavşancı, bu sırada aniden kardeşinin mezarının üstüne kapaklanarak, fenalık geçirdi. Sami Tavşancı’nın mezarın üzerine yığılmasıyla paniğe kapılan Tavşancı ailesi, ikinci bir ölümle karşılaşmamak için hemen hastanenin yolunu tuttu.

UTANÇ TABLOSU

Vatan Caddesi üzerindeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün arkasında bulunan hastanenin önüne doğru ilerlerken, yanlış yola girdiklerini fark eden Tavşancı ailesi otomobille geri geri giderken, arkalarında bulunan 34 TH 994 plakalı sivil otomobildeki 3 polisle tartışmaya başladı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü binasının tam da önünde yaşanan tartışmaya, kısa bir süre içinde 4 trafik polisi de katıldı. Tartışmada kısa bir süre sonra yumruklar konuşmaya başladı.

Küfür edip saldırdılar

Yediği dayak sonucu iki gözünün altında da morluklar ve darp izleri oluşan acılı ağabey Niyazi Tavşancı, “Hastamız olduğunu, hastaneye yetiştirmeye çalıştığımızı söylememize rağmen 4 resmi trafik polisi ve 3 sivil bize saldırdı. Şehit yakını olduğumuzu söyledik. Aldırmadılar. Küfür ettiler, polisiz, vatanseveriz diye geçinen insanlar bunlar. İki gözüm de morardı. Yüreğimdeki acıya bir de bu eklendi” dedi.

RAMAZAN BOŞUNA MI ÖLDÜ

Şehit kardeşinin mezarında fenalık geçiren ve hastane yolunda polisten dayak yediklerini belirten diğer kardeş Sami Tavşancı ise “Önceki gün ağabeyimi ellerimle toprağa verdim. Baygın halde polisten dayak yiyoruz. Böyle bir şey olamaz. Kardeşim boşuna mı öldü” diye konuştu.

KAÇ KİŞİYDİ SAYAMADIM

Kavga sırasında yüzünden yaralanan Tavşancı ailesinin bir yakını da “Kaç kişi olduklarını sayamadım. 15’e yakın sivil ve resmi polis vardı. Ben şehidimi boşuna mı toprağa verdim” dedi. Sami Tavşancı’ya, 29 Mayıs Hastanesi’nde ayakta tedavi yapıldı. Tavşancı ailesi daha sonra yeniden Edirnekapı Şehitliği’ne dönerek şehit kardeşlerine dua okumaya devam etti.

YOLSUZLUKLAR DiZ BOYU

Yolsuzlukla mücadele raporu gizlendi
Hükümet, Avrupa Konseyi'nin Yolsuzlukla Mücadele Devletler Grubu'nun (GRECO) Türkiye'de yolsuzlukla mücadele konusunda hazırladığı iki rapordan birinin yayımlanmasına izin vermedi.

Türkiye'yle ilgili iki rapordan biri değerlendirme, diğeri ise yolsuzluklarla mücadelede alınacak önlemlere ilişkin uyum raporu. Değerlendirme raporunun yayımlanmasına izin veren hükümetin yolsuzluklarla ilgili önlemler ve GRECO ile uyumu içeren ikinci raporun yayımlanmasına izin vermediği, GRECO'nun düzenlediği 7 Ekim 2008 tarihli çizelgede belirtildi.


Çizelgede, GRECO'nun Türkiye'de yaptığı çalışmalar sonucunda söz konusu iki raporu 23-27 Mayıs 2005'te hazırladığı, ancak ikinci rapor için yayın izni alamadığı kaydedildi. Yayımlanan değerlendirme raporu ise 10 Mart 2006'da sunuldu.
Avrupa Konseyi'nin bir kuruluşu olan GRECO'nun hazırladığı raporların yayımlanabilmesi için incelenen ülkenin izni gerekiyor. İlgili ülke izin vermezse rapor kamuoyuna açıklanamıyor.
İzin vermeyen tek ülke
GRECO'nun hakkında rapor hazırladığı ülkelerin tümünün her iki raporun da yayımlanmasına izin verdiği, sadece Türkiye'nin ikinci raporun yayımlanmasını istemediği ortaya çıktı.


Çizelgeye göre Arnavutluk, Ermenistan, Belçika, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Güney Kıbrıs, Danimarka, Estonya, Gürcistan, Almanya, Yunanistan, Malta, Moldova, Litvanya, İtalya, Norveç, Hollanda, Polonya, İspanya, İsveç, İsviçre, İngitere gibi ülkeler her iki raporun yayımlanmasına izin verdi. Çizelgede izin vermeyen ülke olarak sadece Türkiye görülüyor.
Türkiye'nin yayımlanmasına izin verdiği değerlendirme raporunda da çok önemli saptamalar bulunuyor.


Avrupa Konseyi Yolsuzlukla Mücadele Devletler Grubu'nun, değerlendirme raporunda yapılan bazı saptamaları ve önerileri şöyle:
1- Yolsuzluk Türkiye'de en önemli sorun olarak ortaya çıkıyor. Yolsuzluklar kamuda, yönetimde ve yargıda yaygındır. Yolsuzlukla mücadele konusunda çeşitli stratejiler devreye sokuldu. Bunların yürütülmesi hükümetin sorumluluğudur.
2- Etik Konseyi'nin kurulması önemli bir adımdır. Dokunulmazlıkların kaldırılması süreci objektif kriterlerle yürütülmelidir.
3- Bakanların memurların yargılanmasına izin verme yetkileri yeniden gözden geçirilmelidir.

Yargıç bağımsızlığı
4- Yargıçların denetlenmesi konusu düşünülmelidir.
5- Yolsuzluklara karşı düzenlemeleri denetleme sistemi olmalıdır.
6- Ulusal düzeyde yolsuzlukla mücadele için bir organ oluşturulmalı ve bu organın bağımsızlığı sağlanmalıdır.
7- Yargıçların atanmaları ve denetlenmeleri Adalet Bakanlığı'ndan bağımsız olmalıdır.
8- Yolsuzluklar özelleştirme ve kamu alımlarında ön plana çıkıyor.
9- Bu durum yabancı sermaye girişini frenliyor.

'Skandallar ortaya çıktı'


10- Türkiye'de siyasi olarak en üst düzeyde yolsuzluklarla ilgili skandallar ortaya çıktı.
11- Türkiye'de kamuda ve yerel sektörlerde ortaya çıkan yolsuzluk iddiaları uluslararası kuruluşlar tarafından da tespit edilmiştir.
12- Dünya Bankası ve Avrupa Kalkınma Bankası örgütlü suçlar ile yolsuzluklar arasında bağlantı tespit