Header ads

Header ads
BU DESiFREYi OKUMAK iCiN .RESME TIKLAYIN KONU ARSiViNDEN DE BULABiLiRSiNiZ
» » » » » » » » » ERGENEKONDAN VELi KÜCÜGÜN ARSiViNDE YOK YOK

MEGER ERGENEKONUN TARiHi BAYA BAYAAAA ÖNCEYMiS



ViDEONUN DEVAMI ASAGIDA





Veli Küçük'ün arşivinde yok yok!


Ergenekon soruşturmasında tutuklanan Veli Küçük'ün 'meslek hastalığı' diye açıkladığı geniş arşivinden Ergenekon örgütünün yapılanma şemasından, gazeteci Uğur Mumcu'nun öldürülmesine kadar birçok konuda önemli belgelerin çıktığı öne sürüldü. İddialara göre Küçük'ün evinden çıkan bazı belgeler şöyle:



Veli Küçük'ün arşivinden "Genelkurmay denetiminde yepyeni bir mafya örgütlenmesinin gerçekleştirilmesi" dahil dehşet bilgiler çıktı. 
 
Ergenekon soruşturmasında tutuklanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün 'meslek hastalığı' diye açıkladığı geniş arşivinden Ergenekon örgütünün yapılanma şemasından, gazeteci Uğur Mumcu'nun öldürülmesine kadar birçok konuda önemli belgelerin çıktığı öne sürüldü.

Küçük'ün tutuklanma gerekçelerinden biri 'devlete ait bilgi ve belge bulundurmak'tı. İddialara göre Küçük'ün evinden çıkan bazı belgeler şöyle:


Ergenekon soruşturmasının dayanaklarından biri olan gazeteci Tuncay Güney'in 2001 yılında alınan ifadesiydi. Güney'in ifadesinin örneği Küçük'ün evinde bulundu.

Güney'in 2001 yılında gözaltına alındığı operasyonda Ergenekon belgeleri de ele geçirilmişti. Bu belgelerin benzerlerine Küçük'ün evinde de ulaşıldı. 'Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi' başlıklı dokümanda Ulusal TV ve Cumhuriyet'in birleştirilmesi planı yer alıyordu.

Yine Güney'in evinde de bulunan bir dokümanda 'gelecekte özel güvenlik şirketlerinin istihbaratın arka bahçesi olacağı belirtilerek Ergenekon tarafından özel güvenlik şirketlerinin kurulması gerektiği anlatılıyor. Küçük bir özel güvenlik şirketinin ortağıydı.

Güney'i gözaltına alan dönemin Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan'la ilgili mali, ailevi ve diğer konularda detaylı bilgi notu. Saçan, Küçük'ün yakın olduğu çete lideri Sedat Peker operasyonunu da yönetmişti.

Perinçek tarafından yazılan 'Arz ederim' diye biten fakslanmış bilgi notları.

21. Yüzyılda Casusluk İletişim ve Bilgi Çağında Global İstihbarat İstasyonları ve Değişen Casusluk Mesleği yazılı dokümanda MİT'in tarihsel süreç içinde misyonu ve işlevini yitirdiği öne sürülüyor.

'Kemalist Model Ulusal Gençlik Hareketi Dinamik Ulusal Güç Birliği - Kuvayı Milliye Cephesi' başlıklı dokümanda Ulusal Güç Birliği'ni Kemalist ideolojiye gönül vermiş ve liderlik yeteneklerine sahip bir Türk kızının üstlenmesi gerektiği yazıyor.

'Mafia' başlıklı dokümandaysa Genelkurmay denetiminde yepyeni bir mafya örgütlenmesinin gerçekleştirilmesi gerektiği anlatılıyor.

Belgelerden biri Uğur Mumcu suikastiyle ilgili. Uğur Mumcu Araştırma Komisyonu'nda da bulunan 1993 tarihli MİT tarafından Başbakanlığa gönderilmiş belge ele geçirildi. Belgede, Mumcu'yu CIA denetimindeki İsrail timinin öldürdüğü yazıyor. Belgeye göre diğer hedefse Mehmet Ali Birand'dı.
Ayrıca Küçük'ün arşivinde devlete ait çok sayıda gizli belge bulundu. Sayısız gizli MİT belgesi bulunurken, suikaste kurban giden Cem Ersever'in de arşivinin bir bölümüne ulaşıldı.


ERGENEKON---2



ERGENEKON---3










EROL MÜTERCiMLERiN MAHiR KAYNAK VE YALCIN KÜCÜGÜN  ERABER KATILDIKLARI PROGRAMDAN KESiTLER 







Erol mütercimler ve Mahir kaynak yukardaki videolarda cok eskiden gecmiste verdikleri ergenekon bilgileriyle simdikiler arasında daglar kadar fark var


ASLINDA iSiN ÖZÜNDE SCiENTOLOGY EN ÜNLÜ ÜYESi TOM CRUSE OLAN DÜNYANIN EN TEHLiKELi ÖRGüTÜ BUNUN iCiNDE BiLGi ALMAK iSTERSENiZ AYRINTILI BiLGi  KONU ARSiViMDE ViDEOLARIYLA DESiFRELERiYLE HiCBiRYERDE OLMAYAN BiLGi VE ÖRGÜTÜN iCiNE SIZAN TÜRK GENCiNiN AGZINDAN ViDEOSU MEVCUT 

KONU ARSiViNDEN  MAYIS AYINA BAKINIZ...

BU ARADA BANU AVAR'IN AVRUPANIN GERCEK YOBAZ YÜZÜNÜ GÖSTERDiGi BELGESELLER TELEViZYONLARDA GÖSTERiLMiYOR 

iZLEYiN VE BANU AVARA DESTEK OLALIM BU HAKSILIKLAR BU ZULÜM HALKLA GENCLiKLE SONA ERER ANCAK




Banu Avar'ın ayrıntılı konuları ve belgesellerine burdan bakabilirsiniz...





YUKARDA iLK ViDEODAKi iLK KELiMELERDE TÜRKiYE GÜNLERDiR BiR TARiKATIN GÖNÜL MESELESiYLE GÜNÜNÜ 

GECiRiYOR DiYOR iSTE ASAGIDAKi  DiN MESELELERi

Ergenekon yapılanmasının kara kutularından biri olduğu tahmin edilen Tuncay Güney her ağzını açtığında olay oluyor.

Kanada’da yaşayan Güney’in bugün Sabah Gazetesi’nde yayınlanan açıklamaları, yapılanmanın farklı bir boyutunu gözler önüne serdi.

Veli Küçük’ü '8. adam’ ve ‘Ergenekon’un genel sekreteri' olarak tanıtan Güney, Ergenekon yapılanmasının resmi dininin Şamanizm olduğunu açıkladı.

Örgüt tüzüğünde din hanesinde resmi olarak Şamanizm yazılı olduğunu iddia eden Tuncay Güney, Veli Küçük’ün örgüt toplantılarında, her defasında büyük bir özlemle Şaman dinini anlattığını öne sürdü. Güney’e göre Veli Küçük, 'Türklerin ana dini Şamanizm’dir. Biz de birer Şamanız' diyordu.

Silahçıoğlu: Araplar Türklere soykırım yaptı!

Evvela, 28 Şubat’ın simge isimlerinden emekli Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu’nun 21 Şubat 2008 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan ‘Ümmetçiler ve Milliyetçiler’ başlıklı makalesinden satırları okuyalım.

“Türkler Arapların putlara taptığı dönemde Orta Asya’da, Tanrı bilincinde Şaman inancında yaşamaktaydılar! İslamiyet’in yayılma süreci başında Arap ordularının saldırısıyla karşı karşıya kaldılar.

Yüz yılı aşkın bir mücadele sonunda bölge tümüyle Arapların istilasına uğradı! Türkler teslim oldular.

Ne acıdır ki, tarihin bu en büyük ‘Türk soykırımı’ sistemli çabalarla unutturuldu. Kılıçla katledilen Türklerin İslam’ı gönüllü olarak kabul ettikleri yalanı uyduruldu. Sonradan bu gerçeği ifade eden ‘milliyetçiler’ de ‘ümmetçiler’ tarafından susturuldu.”

Görüldüğü üzere tıpkı Veli Küçük gibi Ulusalcı kanatın önder isimlerinden Silahçıoğlu da Şaman inancına atıfta bulunuyor.

Dolayısıyla Tuncay Güney’in bu açıklamaları, aslında çok da yeni değil. Zira ‘Şaman inancının Türklerin gerçek dini olduğu ve İslam’ın Türkler’i geri bıraktığı tezi’ Ulusalcı camianın oldukça yakından tanıdığı görüşler.

Teorik altyapı akademisyenlerden!

Şaman inancının Türklerin gerçek dini olduğu tezinin fikir babası olarak iki isim göz çarpıyor: Kazım Mirşan ve Haluk Tarcan.

Ön Türk kültürü, dili ve tarihi üzerine araştırmalar yapan halkbilimci Tarcan ile ondan bir kuşak eski olan Ön Türk araştırmacısı olan Mirşan, Şaman inancının Türkler’in gerçek dini olduğuna dair tezin teorik altyapısını oluşturan isimler olarak göze çarpıyor.

İlahiyatçı Güç: Şamanizm değil, Ateizm

Peki, Ergenekoncuların resmi din olarak kabul ettiği öne sürülen Şamanizm gerçekte bir din mi? Bu noktada Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Güç’ün Aksiyon dergisinin 692'ci sayısında yayınlanan görüşlerine göz atalım.

Güç, Şamanizm’in bütün yönleriyle bir din olamayacağını vurguluyor. Çünkü din için bir peygamber, değişmeyen ana kurallar ve bir hayat tarzı şart.

Şamanizm’i, ‘Bir kabilenin yaşam biçimi’ olarak niteleyen Prof. Güç’ün görüşleri şöyle:

“Eski Türklerde vardı ve daha çok doğaya dayalı tedavi, sihir, büyücülük içerikliydi. Günlük hayatta sürekli yer alıyordu.

Şamanizm bir din değil. Türkler de Şamanizm’e bir din olarak inanmamışlardı. Bugün Şamanizm’e ilgi duyanlar ateistler veya dinsizlerdir. Şamanizm’i benimseyip bir dine mensup olduklarını söylüyorlar.”

Yazgan: Şamanizm din değil

Bu noktada Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan’ın görüşleri de farklı değil.

Türklerin dininin “Göktanrı” ya da ‘tek tanrı’ olduğunu belirten Yazgan, “Şamanizm Türklerde din değildir. Sadece hayatın içindeki fonksiyonlarda vardır. Bu nedenle Şamanizm’i din olarak benimseyenler büyük yanılgı içindedirler” görüşünde.

Oğlu açıkladı: Nihal Atsız Şamanist değil!

Peki Türkçülüğün ‘idol’ isimlerinden Hüseyin Nihal Atsız Şamanist miydi?

Bu konuya Atsız’ın ikinci eşi Bedriye Hanım’dan oğlu şair Yağmur Atsız açıklık getirdi. Babasının “Şamanistliği” konusunda net açıklamalar yapan oğul Atsız’a göre babasının herhangi bir dini yoktu. Ona göre babasına Şamanist diyenler amaçlı ve politik bir çarpıtma içindeler.

Orta Asya’dan getirilen gençler!

İşin bir başka boyutu daha var. İddialara göre, Ergenekon yapılanması Orta Asya'dan bazı gençleri Türkiye'ye getirmek için çeşitli girişimlerde bulundu.

Şaman inancına sahip bu gençler hem Ergenekon yapılanmasında kullanılacak, hem de Ergenekon yapılanmasına yönelik operasyon kapsamında gözaltına alınan Sevgi Erenerol'un basın sözcülüğünü yaptığı Türk Ortodoks Patrikhanesi'ne cemaat olacaklardı.

'Büyük Turanî Devleti'ni kurmak amacıyla Türkiye'ye getirilen bu gençlerin akıbetleri şimdilik bilinmiyor.

Ergenekon’un arkasında Rusya mı var?


Ama parçalar iyi birleştirilirse bu geçmişteki olayların, günümüz Türkiye’sinde popüler olaylarda önemli iz düşümleri hissediliyor.

Rusya’da bir TV kanalının “Kafkas Planı” konulu özel programında dile getirilen iddialar şöyle; 1990’lı yılların başında Rusya’da büyük inşaat projelerine imza atan ALARKO’nun, 2001 yılında cinayete kurban giden Yönetim Kurulu Başkanı Üzeyir Garih, Çeçen lider Cuhar Dudayev ile gizlice anlaşarak elmas kaçakçılığına başladı.”

“Moskova’nın kontrolünden çıkan Grozni havaalanından Türkiye’ye kalkan uçaklar kaçak elmas götürüyordu. Kaçak elmaslar Garih tarafından dünya piyasasına sürülerken, Dudayev kaçak elmas ticaretinden yükze 25 pay alıyordu.”

“ İddiaya göre elma satışından elde edilen 20 milyon dolar ile Çeçenlere nasıl silah temin edileceği konusundaki çalışmalara dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’te dahildi.”

Bu haberin başlığı, sunumu, yerleşimi, yukarıdaki satırların ancak ilerleyen bölümlerde yer alması konunun öneminin fark edilmesini zorlaştırıyor. Zaten bu haberi alan sitelerin tamamı da şu ana kadar orijinal başlığıyla alıntı yapmış durumdalar.

Garih cinayetinde yeni şüpheli?

Fakat bu kadarlık haber bile Üzeyir Garih cinayetinde tetiği (bıçağı) çekenlerin arkasında bulunan gücün kimliği hakkında şüphelere bir yenisini eklemeye yeterli. Bu şüpheli açık biçimde Rusya’dır.

Cinayet tarihinden (25 Ağustos 2001) bu yana Çeçen-Garip-Elmas bağlantısı üzerinden bir haber ya da istihbarat bilgisi pek anımsanmıyor. Fakat iddialar doğru ise-ki iddia sahipleri içinde zaman dilimi içinde iktidarda da bulunan DYP’nin bir danışmanı da bulunuyor-Rusya için Garih önemli bir tehtid anlamına geliyor.

Öte yandan Çeçenlerin desteklenmesi meselesini salt Türkiye üzerinden okumak da zorlaşıyor. Bu kadar kapsamlı bir operasyonun-tekrarlayalım eğer doğruysa-daha fazla ülke tarafından gerçekleştirilmiş olması ihtimali bulunuyor.

Elmaslar ve Yahudiler

Mantık zincirinin akla getirdiği bağlantılardan biri, dünya kıymetli taş piyasasının büyük akterlerinin önemli bir kısmının Yahudi olması. Sadece İsrail de değil, hatta daha çok ABD’de (New York’ta sadece Yahudilerin sahibi olduğu firmaların bulunduğu bir kıymetli taşlar caddesi bile mevcut) büyük taş şirketlerinin sahipleri ve yöneticileri Yahudi.

Bu önerme (yine doğruysa) Üzeyir Garih’in seçilme nedenini de açıklıyor. Yani sanki, Latin ülkelerine satılan uyuşturucu parasının İran-Irak savaşına silah olarak aktarılması gibi bir Oliver North vakası” söz konusu.

Moskova, Çeçenlere verilen destek nedeniyle sık sık rahatsızlığını ciddi biçimde ifade etmiş bir ülke. Öyle ki, zaman zaman Çeçen kartına karşı PKK kozunu oynadığı desteklediği yönündeki haberler anımsanmalı.

Keza terörist başı Öcalan’ın Suriye’den kaçtıktan sonra bir süre Rusya sınırları dahilinde bulunduğu da not edilmeli. Doğal sonuç olarak Ruslar’ın Üzeyir Garih’e sempati beslemedikleri çok aşikar. Bu şüphe-en azından-araştırılmaya değer görünüyor.

Ergenekon ilişkisi ne?

Ergenekon operosyunu başladığından bu yana ortaya atılan iddialardan biri de-pek bir ayrıntı göze çarpmasa da-Garih cinayeti ile Ergenekon arasında bir bağlantı bulunup bulunmadığı sorusu.

Daha doğrusu ortada böyle bir soru var mı tartışılır ama operasyon süreci boyunca bu konuda bazı haberlerin genişce basında yer bulduğu gerçeği.

Örneğin 27 Şubat 2008 tarihli Hürriyet gazetesi, “Ergenekon’da Üzeyir Garih sorgusu” başlıklı bir haber yayınlamış.  
 
 Bu haberde gözaltına alınanlardan bir kişiye sorgu sırasında evinde bulunan işadamı Üzeyir Garih cinayeti ile ilgili haber ve evraklarla ilgili sorular soruldu. Bunların ismini hatırlayamadığı bir gazeteci tarafından kendisine verildiğini anlatan kişi, evraklara bu güne kadar bakmadığını söyledi.”

Bu pek önemli bir not olarak görülmeyebilir ve öyle de ama devamı geldi. “Üzeyir Garih cinayetinde şok gelişme” başlıklı 4 Mart 2008 tarihli bir başka haber, “Ümraniye'de bir gecekonduda ele geçirilen patlayıcılara ilgili soruşturma kapsamında, Üzeyir Garih cinayetine ilişkin de inceleme yapıldığı öğrenildi” şeklindeydi.

“Soruşturma kapsamında, bir süre önce tutuklanan bir sanığın, kendisine ait bazı adreslerde yapılan aramada iş adamı Üzeyir Garih cinayetine ilişkin belgelerin yanı sıra kan örnekleri, DNA testleri ve otopsi raporu gibi dokümanların ele geçirildiği ortaya çıktı.”          

Bunun üzerine, Garih cinayeti konusunda inceleme başlatan savcılığın, bu cinayeti işlediği gerekçesiyle müebbet ağır hapis cezasına çarptırılan Yener Yermez'in de ifadesine başvurabileceği de belirtiliyor haberde. 

Aynı minvaldeki haberlere aynı tarihlerde tüm gazetelerde rastlamak mümkün.

Garih cinayeti sanığı Yener Yermez, Garih davasında suçlamaları kabul etmeyerek "Bu cinayet böyle muamma olarak gidecek" demişti. Cinayetinin tek görgü tanığı, otoparkçı Ayhan Yıldız ise, 2004'te bir arkadaşının otomobilinde öldürülmüştü.

Bağ!..

Ergenekon ile Garih cinayeti arasında Rusya üzerinden bir bağlantı kurmak, bu kadar bilgi ile ve küçük ölçekli bir haritadan iz sürerek mümkün değil. Daha yüksek çözünürlüklü bir bakış gerektiyor ve bunun için kimse yeterli bilgiye sahip değil.

Kuşbakışı yorumlar ise ipucu vermek kabiliyetinden yoksun. Rusya’nın Türkiye’nin Batı bağlantılı enerji politikalarından memnun olmadığı, yeni gelişen bölge konjonktürü nedeniyle Ankara’nın ABD, AB ve İsrail düşüncelerinden haz etmediği, özellikle Orta Asya ülkeleri üzerinde Türkiye üzerinden Batı girişimleri algıladığı, bunun sorumlusu olarak da işin pratiği gereği AKP’yi istemediği düşünülebilir.

Ama bunların hepsi sadece düşünce notları ve konu üzerinde çalışmalar yapanlara ve meraklılara değişik bakış açıları sunmaktan öteye gitmiyor.


About irFaN DeRiN GüNDeM

Hi there! I am Hung Duy and I am a true enthusiast in the areas of SEO and web design. In my personal life I spend time on photography, mountain climbing, snorkeling and dirt bike riding.
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

Hiç yorum yok:

KÜRT ACILIMININ TÜM DESiFRESi

iYi iZLE AKP TÜRKiYEYi BÖYLE SATIYOR _______________________________________________________________________ OLASI BiR iSTANBUL DEPREMi OLURSA AMERIKA TÜRKIYEYI ISGAL EDER